Kaygı yani anksiyete aslında kişileri tehlike arz eden durumlara karşı uyaran ve tetikte olmasını sağlayan, herkeste var olan bir duygu durumudur. Yaşadığımız çağın getirdiği sorumlulukları düşündüğümüzde kaygılı hissetmemiz aslında çok doğal bir durum olarak görülebilir. Sonuçta her gün iş/okul, sorumluluklar, aile ve romantik ilişkiler derken kendimizi bir koşturmacanın içinde buluyoruz. Burada önemli olan nokta ise yaşanan kaygının şiddeti ve günlük hayatımızı etkileyip etkilemediğidir. Hafif kaygılar kişinin günlük hayatını çok etkilemezken şiddetli kaygılar kişinin hayatını oldukça etkileyebilir ve istenmeyen sonuçlara neden olabilir.
Peki, kaygımızın bizi olumsuz etkilemeye başladığını nasıl anlayabiliriz? Kaygı, her insanı farklı bir şekilde etkileyebilir ve belirtileri birbirinden çok farklı olabilir. Genel olarak bakıldığında ise kaygı duyulan uyarıcıyla karşılaşıldığında görülen belirtiler şunlardır;
Kaygınızı kabul edin!
Benliğinizi, kaygılarınızı ve sizin için kaygı verici durumları kabul edin. Kaygı duymak çok doğal bir davranış ve asla bir hata değil. Siz değerli bir insansınız ve duyduğunuz kaygılardan zarar görüyorsunuz. Kaygı hislerinizi kabul ettiğiniz zaman ise kendinizi daha iyi hissetmek için önemli bir adım atmış oluyorsunuz. Gerçeklerle yüzleşerek sorunu çözmede en önemli adımı atmış oluyorsunuz.
“Kuvvet” dilini kullanın!
Kullandığımız kelimeler, kendimizi nasıl hissettiğimizle doğrudan alakalıdır. Kaygı duyan insanların birçoğu özgüvenlerine zarar veren olumsuz kelimeler kullanmaktadır. “Yapamam, beceremem!” gibi kelimeler bizi olduğumuzdan daha güçsüz hissettiren kelimelerdir ve kaygılarımızı besler. “Kaygımı kontrol edemiyorum!” yerine “Kaygımı kontrol edebilirim ve bunu yenmek için gerekli olan becerileri öğreniyorum.” demek, özgüvenimizi besler ve kuvvet dili kullanmamızı sağlar.
Küçük, gerçekleştirilebilir hedefler belirleyin!
Kaygılı insanlar, kendileri için gerçekçi olamayacak derecede yüksek hedefler belirleme eğilimindedirler. Bu derecede yüksek hedefler belirlemektense daha gerçekçi ve kolay hedeflere yönelmek kendinize olan güveninizi ve başarma hissinizi tazeler. Örnek vermek gerekirse eğer hedefiniz derin nefes almayı yaşamınıza katmak ise bunu bir saat boyunca denemek yerine, 3-4 kez birer dakikalık aralıklarla bunu denemeye başlayın.
Psikolog desteği!
Psikoterapi, farkındalık uygulamaları ve genel sağlık durumuna öncelik vermek; kaygı yönetimi ve onun olumsuz etkilerini azaltmada oldukça etkilidir. Yukarıda sıralananlar gibi devam eden süreçleri rutininize dahil edin ve bununla birlikte kaygı ve stresten kurtulmak için kendinizi yalnız hissetmeyip her zaman bir psikologdan destek alabilirsiniz.