Kimlik oluşumunu etkileyen birçok bileşen vardır; etnik köken, aile, sosyal çevre gibi. Kimlik oluşumunun önemli bir ana taşı da cinsel kimliktir. Bireyin kendi iç dünyasında kendisinin kadın veya erkek olmakla ilgili sahip olduğu öznel görüşleri cinsel kimliğini oluşturur. Cinsel kimlik oluşumunu etkileyen birçok faktör ve bunların etkileşim süreçleri vardır; cinsiyet kimliği, toplumsal cinsiyet, cinsiyet rolleri, cinsel yönelim gibi. Bu kavramlar toplum tarafından sıkça karıştırılıp birbirleri yerine kullanılsa da aslında her biri farklı bir kavrama işaret etmektedir ve kimliğin oluşmasında farklı roller oynarlar.
Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Kimlik Birbirlerinden Nasıl Ayrılır?
Cinsiyet kimliği bir diğer adıyla eşeysel kimlik kişinin biyolojik kimliğidir ve kişi doğduğu zaman belirlidir; hormonlar, doğum yapma ve emzirme yetisi, dış ve iç genital organları tarafından belirlenir. Cinsel kimlik ise yukarıda bahsettiğimiz gibi kişinin kendini algılayışı ile ilgilidir; biyolojik varlığını tanıması, algılaması ve kabul etmesidir. Kadın ve erkeklerin bedensel yapıları, hormonal sistemleri doğuştan farklılık gösterir ama bu kişinin kendini erkek veya kadın olarak tanımlaması için yeterli bir faktör değildir. Cinsel kimliğin oluşması sürecinde toplumsal cinsiyet rolleri, kişisel deneyimler, aile, sosyal çevre ve birçok unsur birlikte rol alır.
Toplumsal Cinsiyet ve Cinsiyet Rolleri
Cinsel kimlik oluşumunu etkileyen önemli bir kavram ise toplumsal cinsiyettir. Cinsiyet kimliğinden farklı olarak bu kavram biyolojik farklılıklardan değil kadın ve erkeklere nesillerdir yüklenen roller, inanç sistemleri, gelenek-görenekler, imaj ve beklentiler sonucunda yapılanmıştır. Bu kavram farklı kültür ve coğrafyalarda farklı şekillerde etkilerini gösterebildiği gibi genel kabul edilen yargılar da içermektedir. Kişi doğduğu andan itibaren çevresini, ailesini gözlemler ve toplumsal cinsiyet rolünü ve bu doğrultuda nasıl davranması gerektiğini öğrenir. Toplumsal cinsiyet kavramı beraberinde cinsiyet rollerini ortaya çıkarır ve doğduğumuz andan itibaren cinsiyet rollerimiz oluşmaya başlar. Örneğin, kız çocuklara pembe kıyafetler giydirilir, oynaması için bebekler, mutfak eşyaları alınır oysa erkek çocuklara mavi kıyafetler alınır ve daha çok araba, tamir eşyaları gibi oyuncaklar ile oynatılır. Çok basit bir farklılıklar gibi görülse de kişinin kendi benliğini oluşturmasında önemli karakteristik farklılıklara neden olur, ilerdeki haytanın etkiler; meslek seçiminde, aile düzeninde, sosyal hayatının şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Örneğin erkeklerin daha güçlerini ve kontrollerini gösterebilecekleri meslekleri icra etmeleri beklenirken, kadınlardan daha evcil olmaları ve daha az güç-kuvvet gerektiren işlerde çalışmaları beklenir.
Cinsel Yönelim
Cinsel yönelim kişinin duygu, düşünce ve davranışsal olarak cinsel çekim duyduğu cinsiyete göre şekillenir ve bu etkileşimlerin tanımlarına göre sınıflandırılır. Kişinin kendinden farklı cinsiyete sahip birine ilgi duyması “heteroseksüellik”, aynı cinsiyete sahip birine ilgi duyması “homoseksüellik”, her iki cinsiyetten de olana ilgi duyması “biseksüellik” ve kişinin karşı cinsiyete özgü davranış ve giyim tarzını sürdürmesi ise “travestilik” olarak tanımlanır. “Transseksüellik” ise kişinin cinsiyetini değiştirmesine inanması ve ruhsal ve bedensel olarak karşı cinsiyet olması gerektiğini düşünmesidir. Bu tanımlamalar her iki cinsiyet için de geçerlidir. Günümüzde cinsel yönelimlerin çıkış noktası ile ilgili birçok görüş olmakla birlikte genel yargı genetik ve çevresel faktörlerin birlikte şekillendirdiği yönündedir. Yani nasıl bir kişi sadece istediği için heteroseksüel olmuyorsa aynı şekilde biseksüel olmaya karar verip de biseksüel olmaz. Cinsel yönelim müdahale edilmesi ve değiştirilmeye zorlanması gerekli olan bir hastalık değildir, önemli olan kişinin kendi tercihi ve kendi hayatını nasıl şekillendirmek istediğidir.
Kişiliğimiz ve bedensel varlığımız ayrılmaz bir bütündür ve birbirleri arasında sonsuz bir etkileşim vardır. Cinsel kimlik ise yukarıda bahsettiğimiz gibi kimliğimizin en önemli yapı taşlarından biridir. Bu konuya dair birçok kavram günümüzde iç içe geçmiştir ve birbirileri yerine sıkça kullanılmaktadır. Bu konu hakkında bilgilenmek ve bilinçlenmek hem kendi kimliğimizi tanımamız hem de toplumsal olarak olan ön yargılara yenik düşmememiz açısından büyük önem arz etmektedir.