EMDR Terapisi
EMDR dilimize Göz Hareketleriyle Hissizleştirme ve Yeniden İşleme olarak geçen klinisyen Francine Shapiro tarafından geliştirilmiş bir terapi yöntemidir. Bu yöntem adının aksine sadece devamlı göz hareketleri üzerinde ilerleyen bir teknik olmayıp birçok farklı terapi yönteminden faydalanmakla birlikte (Shapiro, 1995) yatay yönlü uyarımların (göz hareketleri, ses, ellerle dokunma) sürece oldukça fazla katkı sağladığı bilinmektedir.
EMDR travmaların ve travmaya bağlı rahatsızlıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Travmanın tanımına baktığımızda kişilerin günlük hayatta beklemedikleri bir anda maruz kaldıkları somut veya soyut bir tehlike olarak adlandırılabilir. Bu tehlike fiziksel bütünlüklerini tehdit edebilmekle birlikte bazen daha soyut anlamlar taşıyabilir. Bir trafik kazası, deprem, cinsel taciz, şiddet gibi olaylar travmatik olarak sayılabilirken bir annenin çocuğuna bağırması, reddedilme, ihmal de travmatik etkiler yaratabilir. Böyle bakıldığında travmatik olaylar kişinin hayatında gerçek bir kaygı ve korku oluşturmakla beraber onları patolojik hale getiren kişinin sonraki duygu durumu ve düşünceleridir.
Yani, travmatik deneyimlerin kişinin zihninde sağlıklı bir şekilde işlenememesi, rasyonel olmayan düşüncelerle bağlantı kurulması ve tehlike geçtikten sonra bile aktivasyona sebep olması sonucunda oluşur. Bu uyarılma bazen travmayla ilgili tetikleyicilere karşılaşıldığında bazen ise onlar olmadığında bile kişinin günlük hayatını olumsuz yönde etkileyebilir.
İşleme veya Yeniden İşleme
İnsanların geçmişe dair anılarında olumsuz olayları daha çok hatırlamaya daha yatkın oldukları bilinmektedir. EMDR da çalışma tekniğini psikolojik rahatsızlıkların temelinde bu olumsuz anıların yattığı üzerine kurmuştur (Oren & Solomon, 2012).
Negatif anlamlar taşıyan bu anılar beynimiz tarafından işlenemeyip zihnimizde düğümler oluşturduğu düşünülmektedir. EMDR’ın amacı da bu düğümleri olabildiğince çabuk ve etkili bir şekilde çözmek, zihnimizde bir bütün haline getirmek ve neden olduğu patolojiyi de ortadan kaldırmaktır (İzci & Ünveren, 2017).
Çift Yönlü Yatay Uyarımların Önemi
Göz hareketlerinin vücudu sakinleştirmekten sorumlu olan parasempatik sistemi aktive ettiği ve bilgi işleme sürecini kolaylaştırdığı çalışmalarla desteklenmiştir (Greg & Solomon, 2012).
Ancak sadece göz hareketleri değil çift yönlü ses, vurma gibi başka uyarımların da sürece katkısı olduğu bilinmektedir. Peki, bu uyarımların önemi nedir? EMDR’ın iyileşme sürecine diğer yöntemlerden farklı olarak katkısı nereden geliyor? Bununla ilgili doğruluğu kabul edilmiş iki görüş ortaya atılmıştır:
- Bir görüş çift yönlü göz hareketleri sürecini REM uykusuyla ilişkilendirir ve anıların hatırlanmasını kolaylaştırdığı, dikkate esneklik kazandırdığı ve doğru bilginin algılanmasını arttırdığını ileri sürer (Oren & Solomon, 2012). Üstelik, REM uykusundan farklı avantajlar olarak kişinin neyi zihninde tutup işlemek istediğine karar verebilmesi ve terapistin eşlik etmesiyle stres seviyesi ve kaygının kontrol altında tutulabilmesi olarak sayılabilir (İzci & Ünveren, 2017).
- Diğer görüş ise göz hareketlerinin, kişinin zihninde canlanan mental görüntünün canlılığını azalttığı ve bu sayede de anıyla ilişkili duyguların şiddetinin dindirdiğini göstermiş.
Etkili Olduğu Psikolojik Rahatsızlıklar
EMDR terapinin özellikle Travma Sonrası Stres Bozukluğu üzerinde etkinliği kanıtlanmıştır. Ancak, başka birçok psikolojik rahatsızlığın tedavisinde de kullanılmaktadır. Bunların başlıcaları (Oren & Solomon, 2012):
- Fobiler
- Panik Bozukluk
- Yaygın anksiyete bozukluğu
- Davranış bozuklukları
- Beden dismorfik bozukluğu
- Yas
- Kronik ağrılar
- Migren ağrıları
- Cinsel işlev bozukluğu
- Pedofili
- Hayalet uzuv sendromu
Aynı zamanda hem yetişkinler hem çocuklar üzerindeki etkinliği de kanıtlanmış bir yöntemdir.
Sonuç olarak EMDR travma ve travmaya bağlı birçok rahatsızlığın tedavisinde etkili bir tekniktir. Burada kişinin yatay uyarımlar eşliğinde travmatik olayları zihninde yeniden canlandırması ve bu anıları sağlıklı bir bilgi işlem sürecine sokabilmesi amaçlanır. Aynı zamanda anıya eşlik eden negatif duyguların, rasyonel olmayan düşüncelerin ve bunların sonucunda oluşan fiziksel hislerin farkına varılarak yerine daha pozitif düşünceler koyması amaçlanır.
Rahatsızlığa sebep olan deneyimin sağlıklı bir şekilde işlenmesi, tetikleyicilerin belirlenmesi, başa çıkma yöntemlerinin öğrenilmesi ve gelecekte kullanılmak üzere yararlı pozitif inanç ve davranışların benimsenmesi EMDR’ın etkinliğine katkı sağlayan faktörler arasındadır.