Koronavirüs Sürecinin Psikolojik Etkileri Nelerdir?
Tarihe bakıldığında, dünya üzerinde birçok salgın hastalık meydana gelmiştir. 19 ve 20. yüzyılda meydana gelen salgın hastalıklara bakıldığında, tifüs, İspanyol gribi, kuş gribi, domuz gribi ön plana çıkmaktadır. Son zamanlarda, yaklaşık bir senedir gündemde olan koronavirüs bu salgınların sonuncusudur. Salgın hastalıkların psikolojik etkilerine bakılacak olursa, bu etkilerden ölüm korkusu ön plana çıkmaktadır. Salgın hastalıklar, insanlara ölümü hatırlatmakta ve ölümü hatırlamak da yaşama isteğini uyandırmaktadır. Bireylerde, “ben yaşamaya değerim” algısını canlı tutmaktadır. Koronavirüs sürecinde bireylerin en çok zorlandıkları noktalardan biri de belirsizlikle başa çıkmak olmuştur. Bireyler birdenbire ortaya çıkan bu hastalıkla ve hastalığın tedavisiyle ilgili net bir bilgiye sahip olamamakta ve belirsizlik hissiyle beraber bireylerin kaygı oranları da artmaktadır.
Bireylerin bu süreçte kaygı düzeylerinin artmasına sebep olan diğer durumlar şu şekilde sıralanabilir:
- Evde kalma ve sosyal izolasyonun ne zaman sonlanacağını bilmemekten oluşan belirsizlik
- Sevdiklerini kaybetme korkusu
Bunlara ek olarak, evde kalınan sürenin verimli geçirilmesi konusunda yapılan uyarılar bireylerin üzerinde ekstra baskı yaratmakta ve kaygı ve stres düzeylerini artırmaktadır.
Koronavirüs Aile İçi İlişkileri Nasıl Etkiler?
Evde kalma süreci ile birlikte aile içinde birçok problemin meydana gelebildiği görülmektedir. Evde kalınacak olan sürenin uzaması ve ne zaman sonlanacağının bilinmemesi bu problemleri ve problemlerin sonuçlarının kritikliğini arttırmaktadır. Aile içinde, kadın ve erkeğe atfedilen rollerde karmaşa meydana gelmesi bu problemlerden biri olarak değerlendirilmektedir. Normalde çalışan bireylerin, evde kalmasıyla stres düzeylerinin artabileceği belirtilmektedir. Bu durumlara ek olarak, evde kalınan sürede, işlerinde aksaklık yaşayan bireylerin ekonomik problemlerinin aile içine yansıyabileceği düşünülmektedir. Sosyal izolasyon ve evde kalma durumları ile birlikte, bireylerin sosyal destek kaynaklarını azaldığı ve bu durumun da strese sebep olduğu belirtilmektedir. Bireylerde meydana gelen kaygı, stres gibi durumlar, ifade edilemediğinde öfke duygusuna sebep olmaktadır. Bunlarla birlikte, evli çiftlerin, tartışmalarının ve kavgalarının arttığı ve buna karşın tahammül seviyelerinin azaldığı belirtilmektedir.
Evde kalma sürecinde aile içinde yaşanan olumsuz durumlarda artış meydana geldiği görülmektedir. Aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet ve çocuk ve yaşlı istismarı bu durumların başında yer almaktadır. Tüm bu durumlar değerlendirildiğinde, koronavirüs sürecinde, çiftlerin boşanma oranlarının arttığı söylenebilmektedir.
Aile İçinde Yaşanan Olumsuz Durumlarla Nasıl Başa Çıkabilirsiniz ?
Koronavirüs sürecinin, bireysel ve aile içindeki etkileri ele alınmıştır. Bu durumlarla özellikle ilişkisel anlamda başa çıkabilmek için öneriler şu şekilde sıralanmaktadır:
- Etkin iletişim becerilerinin geliştirilmesi
- Çiftlerin birbirleriyle endişelerini ve kaygılarını paylaşması
- Çiftlerin birbirlerine empatik yaklaşması
- Eleştirel ifadelerin kullanımının azaltılması
- Çiftlerin birlikte yapabilecekleri ev içi aktivitelere yönelmesi
- İletişim kurulamadığı zamanlarda yazı yazılması